KURTLARIN EGEMENLİĞİ

KURTLARIN EGEMENLİĞİ Son zamanlarda artan Türk Milliyetçiliği üzerinde oynanan oyunlar ve ülkücü davanın yeniden yükselmesinin önüne geçilme çabalarına karşı “Kurtların Egemenliği” yazısının yazılmasının bir sorumluluk olduğu bilinci ile Milliyetçiliğin/Bozkurt’un bir simge olmaktan çok daha büyük bir davaya adanan bir gerçeklik olduğu savunulmasıdır. Kurt Egemenliği Kurtların dağlarda egemen olmasının temel sebeplerinin araştırdığımızda en belirgin özellikleri; yaratılışta doğası gereği vahşidir ve kontrol altına girmezler. Kurtlar sürü halinde yaşarlar, zaman zaman yalnız başlarına dolaşsalar da sürü halinde avlanırlar, yalnız bir kurt görürseniz bilin ki sürü koloniler halinde yakınlarda bir yerdedir. Kurtların aklı ve sezgileri gelişmiştir, panik ve korkuyu sezebilirlerinin yanında çok da güçlü ve egemen bir yapıya sahiptirler. Bu özelliklerinden dolayı kurtlar tarafından büyütülen ilk Türk Börü Tekin “Kurt Prens” den günümüze Türkler kendilerine yol gösterici olarak Kurtları seçmiştir. Arap tarihçi Mesudi “Kurtlar, Türkleri diğer milletlerden ayıran bir milli karakter ifadesidir” der, Kuşan Türkleri, Göktürkler, Halaçlar, Karahan’ılar gibi ilk Türk Devletleri ve Oğuzhan destanlarında savaş zamanı ortaya çıkan yol gösterici ve kılavuzluk yapan Kurtlar Türklerin Milli karakter ifadesi ile egemenliğinin sembolü olmuştur. Selçuklu Devleti ve Osmanlı İmparatorluğu’ndan itibaren süre gelen bu gelenek Genç Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk yılarında etkisini göstermiştir. Cumhuriyetin ilk yıllarında basılan para ve pulların üzerinde sık sık Bozkurt resimlerine rastlanılmaktadır. Fatih Dede ’nin yazmış olduğu bir makalede “Cumhuriyetin ilk yıllarında da birleştirici unsur olarak kullanılmıştır nedeni ise kendine özgü bir simge ile Türk Milletinin özgüvenini geri getirmek. Bilindiği gibi Türklerin mitlerinde Bozkurt önemli bir yer edinir” buradan da anlaşılacağı gibi 5 ve 10 TL kâğıt paralar üzerinde bozkurt motifi yer almıştır. Büyük Türk Mustafa Kemal Atatürk’ün Bozkurt simgelerine önem verdiğini anlamak için emriyle kurulan Türkiyat Araştırma Enstitüsünün Sembolü Tanrı Dağların önünde meşale tutan Bozkurt simgesidir, 1932 yılında Atatürk tarafından imzalanan kararnamede ülke genelinde dikilecek heykellerin tetkiki için komisyon kurulduğu, dikilen bu heykeller arasında 1919 yılın da Maraş’ta Sütçü İmamın şehit edildiği yerde “Cuma namazı için toplanan” bayraksız namaz kılınmaz diyerek Fransızların indirdiği yere bayrak dikmişlerdir. Bu olaydan 15 yıl sonra Maraş belediye başkanı Hasan Sükuti TÜKEL tarafından yaptırılan anıtta Türk Bayrağı direğine sık sıkıya sarılan Bozkurt heykeli görülmektedir. Mustafa Kemal Atatürk’ün doktoru ve yakın arkadaşı Dr. Mehmet Hilmi OYTAÇ Tarafından Yazılan Bozkurt Cumhuriyet Marşı nakaratında “Bozkurtlara örnektir, dernektir Gazimiz” diyerek Bozkurtluğun önemini fazlası ile arz etmiştir. Bozkurt’un, Türk Milliyetçiliğinin sembolü oluşu çağlar öncesine dayanmaktadır, günümüz siyaset araştırmacıları ve akademisyenler siyasi milliyetçiliğini 1950 yıllardan sonra ortaya çıktığını savunmaktadırlar. Kurt Prens Börü Türk’ten günümüze Türk Milliyetçiliği varlığı ve sembolünü Bozkurt olduğu gerçeğinin göz ardı eden bu anlayış tarihi belgelerle çürümeye yüz tutmuştur. Türk Milliyetçiliğinin günümüzdeki temsilcileri bu tarihe sıkı sıkıya sarılan ve sahip çıkan Ülkücüler olmuştur. Gerçek anlamda bu görevi tek bir gruba bağlamak anlamsız gibi gözükse de Ülkücülerin bu davaya gönül bağı ile bağlanması, kendilerini Türklük Davasına tarihi bir görev olarak adaması “kurtlar, avlanırken kullandıkları çevik manevraları ve teşkilatçılığı ” Ülkücülerin teşkilatçı yapısını ve erdemli duruşunu olmuştur. Geçmiş tarihe de bazı Marksistler ile Süryani Papaz Michael, İranlı Gerdizi soyundan gelenler gibi FETÖ örgüt lideri Fetullah Gülen tarafından “Kurt” yerine “it” kelimesini kullanma cüretinde bulunsalar da aslında Bozkurtlar asaletini hiçbir zaman kaybetmemiş, Türklük için her zaman canlarını ortaya koymuş ve çalışmışlardır. Türkiye Cumhuriyet’ine karşı yapılan tüm ihanetlere karşı bir cephe oluşturarak her zaman görev beklemişler ve vakti gelince de görevlerini hakkı ile yapmışlardır. Ülkücülük Bozkurtluk, Bozkurtluk Ülkücülük ile başlar, Öncelikle günümüz bozkurtlarının, ülkücülerinin bilmesi gereken kendi tarihine sahip çıkması ve Börü Tekin’den Oğuzhan’a, Fatih Sultan Mehmet Handan, Mustafa Kemal Atatürk’ün işaret ettiği milli şuuru benimsemesidir. Türk ülküsünün yükselen duygusunu benimsemek ve gününüz şartlarına uygun hale getirmek için Necip Fazıl’ın Milli İslam kimliğini, Nihal Atsız’ın Türklük anlayışını Mustafa Kemal Atatürk’ün Çağdaş Türk Milliyetçilini kavramak en önemlisi Türklük esaslarını siyasi hayata sokan rahmetli Alpaslan Türkeş’in fikirlerini iyi bilmektir. Günümüzde Türk İslam karşıtları ve özelikle sahte ülkücüler ile savaşın yeni bir boyut kazandığını göz önünde bulundurarak aşağıda yazacağımız hususlara dikkat edilmelidir. 15 Temmuz 2016 tarihindeki hain darbe girişiminin ardından FETÖ üyelerinin renklendirme yaparak kendilerine “ÜLKÜCÜ” “MİLLİYETÇİ” “AKINCI” gibi benzeri adlar ile adlandırdıklarını, sahte yüzlerini gizlediklerini unutmamak gerekir. Bu konu açıkça bilinmelidir ki FETÖ örgüt lideri Fetullah Gülen’nin Ülkücü ve Bozkurtları “köpekçiler” olarak örgüt üyelerin yaptığı propagandalarında anlatma çabası Milliyetçi/Ülkücülerin yaşadığı olaylara küçük bir örnektir. Hiçbir zaman FETÖ ve FETÖ örgüt mensupları gerçek Milliyetçi/Ülkücü olmamışlardır ve asla da olmayacaklardır. Ülkücü ve Bozkurtluk siyasi bir parti tekelinde değildir. Ancak Rahmetli Başbuğ Alpaslan Türkeş’in kurduğu Milliyetçi Hareket Partisi biz Milliyetçi/Ülkücülerin gönül bağıdır, 12 Eylül öncesi ve sonrası verdiği mücadele ve şehitleri ile her zaman ülkenin sigortası olacaktır. Milliyetçi Hareket Partisi dışında kalan, kendilerini milliyetçi olarak adlandıran İyi Parti ve benzeri partilerin Okyanus ötesi proje olduğu burada siyaset yapanların sahte ülkücüler/bozkurtlar olduğu unutulmamalıdır. Amerikan, Alman ve İngiliz vakıfları tarafından desteklenen gazeteler, Sivil Toplum Kuruluşların Milliyetçi/Ülkücüleri hedef aldığı unutulmamalıdır. Bu tarz kuruluşların temel hedefi Türk Milliyetçiliğini yok etmektir. Milliyetçi/Ülkücü kesimi gerici ve faşist olarak göstermektedirler. Türk-İslam ülküsü bizim tem istikbalimizdir. Bazı düşünürlerin bizim ülkümüzü İslamiyet’in önüne geçmiş gibi gösterme çabaları olsa da gerçeklerin şu olduğu bilinmelidir; İslamiyet bizim yaşam kaynağımızdır, Kutsal Kitabımız Kuran’ı Kerim bizim rehberimizdir, Yüce Allah’ın emrettiği son peygamber Hz. Muhammed (S.A.V) Peygamberimizdir. Milliyetçi/Ülkücülerin temel gayelerinin başında İslamiyet’in yayılması davasıdır ki FETÖ benzeri sapkın örgütlerin İslamiyet’e verdiği zararlar ortadır. Atalarımız Selçuklu Hanlarının, Osmanlı Padişahlarının yaptığı gibi “İslam adına yapılmayan dava, dava değildir” belirtiğim hususlar çerçevesinde; Kurtların Egemenliği mutlak ve mutlak Türkiye Cumhuriyeti’nin sigortası olarak var olmalıdır, nasıl ki Osmanlı Fethinde simgeleşen Hasanlar- Mehmetler, Çanakkale’de Seyit Onbaşılar, Aziziyede Ruh Saldırısına karşı koyan Nene Hatunlar, darbelerin acı yarası Rahmetli Adnan Menderesler, 12 Eylül’de yaşı büyütülerek idam edilen Rahmetli Mustafa Pehlivanoğlu, 15 Temmuz kahramanı Ömer Halis Demir ve vatan uğruna gözünü kırpmadan şehit olan binlerce kahraman gibi hazır olmalıdır. Bozkurtların iktidar olma gibi bir hevesi olmayıp, ne zamanki Kurtuluş Savaşı, Kıbrıs Harekâtında, 15 Temmuz da ihtiyaç olduğunda her zaman göreve hazır olduğu bilinmelidir. Kurtların Egemenliğini kendi güçlerinden ve sürülerinden aldığı unutulmamalardır. Yalnız bir Kurt görürseniz bilin ki yakınlarında da çevresinde sürüsü vardır. Bozkurtlar kendi içlerine giren çakalları ayırt etmeyi öğrenmeli ve Kurtların Egemenliği sürmelidir.